13 Ekim 2009

Unutmak Güzeldir...

Garden State filminin soundtrack albümünde Colin Hay'in "I'll just don't think I'll get over you" diye bir şarkısı vardır. Şarkının nakaratında şöyle der;

Mutsuz olduğumu düşünmeni istemiyorum,
hangisi gerçeğe daha yakın,
eğer 102 yaşıma kadar yaşarsam,
seni unutabileceğimi pek sanmıyorum.

I don't want you thinking I'm unhappy.
What is closer to the truth,
That if I lived till I was 102,
I just don't think I'll ever get over you...

Herkesin hayatında unuttuğu, unutmaya çalıştığı daha da önemlisi unutamadığı birileri olmuştur. İlişki süresi ile unutma zamanı arasında hiç bir zaman ters ya da doğru bir orantı kurulamaz. Bu tamamen kişiden kişiye değişen amfibik bir formüldür. Bazıları 2 senelik bir ilişkinin ardından 1 ayda toparlar iken kimisi 2 aylık bir macerayı 2 yılda atlatamaz. Bu zaman aralığı doğrudan insanın duygusal zekasına ve yaşanılan ilişkinin yoğunluğuna göre değişiklik gösterir.

Peki unutmak bir meziyet midir acaba? Ya da daha temelden girelim; nedir unutmak? Onu gördüğünde içinde hiçbir şeyin kıpırdamaması mıdır yoksa o insanla karşılaştığında kafanı çevirip onu görmezden mi gelmektir? O insanla ilgili bir haber aldığında, erkek/ kız arkadaşı olduğunu öğrendiğinde, kendinle kıyaslamamak mıdır? Nişanlandığını ya da evlendiğini duyduğunda onun için mutlu olmak mıdır?

Bana kalırsa önemli olan o insanı gördüğünüzde ya da düşündüğünüzde kendi kendinize iç geçirip "vay ulan ne güzel günlerimiz geçmişti be, neyse şu kokoreci soğutmadan yiyim, du bi de sandviç midye söyliyim doymadı karnım" diyebilmektir. Yani unutmak; geçmişi geride bırakıp, gerekli dersleri alıp kafa rahat bir şekilde ileriye bakabilmek, daha önce yapılan yanlışları yapmadan başka denizlere doğru yelkenleri açabilmektir bence.

Kimse kimseyi unutamaz zaten. Unuttum diyorsa da sıkıyordur büyük ihtimal. Öyle bir kalemde kimseyi silip atamazsınız. Bir zaman bir yerlerde o insanla elbet karşılaşılır. O, her zaman aklınızın ama küçük ama büyük bir köşesinde vardır. Beraber yemek yediğiniz büfede yan masanızda oturur, en sevdiğiniz parkın en sevdiğiniz bankında yanınızda oturmuş size bakıyordur, yattığınız yatağın diğer ucunda, kolunuzun altında bebek gibi horluyordur. Bundan kurtulmak sadece ve sadece sizin elinizdedir. O anları, sadece o güzel anları şöyle bir hatırlayıp hayatınıza kaldığınız yerden devam etmek ona; daha önemlisi kendinize yapacağınız en büyük iyiliktir.

2 yorum:

  1. ona dogru bir adım atmak herseyi bir adım geriye alacaksa, yarım kalanı tamamlayacak olanı hic bir zaman bilemeyecek olmaksa bu sessizlik, bu sadece bir sessizliktir. Unutmak umut barındırmaz icinde.

    YanıtlaSil
  2. aynı film "bones sinking like stones" der.
    ve hayat geçecek, herşeye "bay" diyeceğimiz gün gelecek. ister unut ister unutma, hepsi bi gün bitecek..

    bana huzur veren de bu.

    YanıtlaSil