19 Ağustos 2009

Öncebizler!

Herkes farkedemese de, hepimizin hayatta öncelikleri vardır. O öncelikler, bizi yer çekimi gibi kendine çeker, yörüngesi etrafında döndürürler. Kimimizin öncelikleri maddiyat üstünedir; para, kariyer, şan, şöhret... Kimimizinki ise maneviyat merkezli; karı-kız, herif-oğlan, evlilik, çoluk-çocuk, torun-tombalak... Bir hırsla sarılırız eyerlere, bazen ne yaptığımızı bilmeden, bazen de ne yaptığımızın farkındalığında çabalarız isteklerimiz, arzularımız için. Bazen önceliklerimiz uğruna kırarız insanları ya da karşımızdakinin önceliğini kabullenemez, isyan ederiz; değer verdiklerimizi arkamızda bırakırız, yeri gelir istediğimiz şey uğruna arkada kalan biz oluruz. Ama aklımızda hep aynı şey baki kalır.
Kendi kendimize verdiğimiz sözlerden oluruz; gün gelir gönlümüze, vicdanımıza laf anlatmaya çalışırız. Ter içinde uykularımızdan uyanırız, kabuslar peşimizi bırakmaz istediklerimiz yüzünden.
Bazımız ise sadece hayatın kendisini ister, ne eksik ne fazla. Onlar sadece suyun aktığı yöne gitmeyi dilerler...

Aslında hepimiz bir şekilde ne istediğimizi biliriz, önceliklerimizin ne olduğunu... Ama bunu herkes kendine yakıştıramaz, yeri geldiğinde söylemeye cesaret edemez ya da yerli yersiz söyler pişman olur.
Bizi biz yapan önceliklerdir, hayatımıza yön verenlerimizdir. Onlar bizim " öncebizlerimizdir!"

Sizin öncesiziniz ne peki?...

10 Ağustos 2009

Eğri İnsan Doğru Hayat...















Hep vardır bir "doğru insan" arayışı. Her ayrılıkta klişe olarak "benim için doğru insan değildi" cümlesi sarfedilir. Arada şarkılar, diziler, filmler gazlanır; Issız Adam, Çekirdeksiz Üzüm, Şekersiz Limonata diye. Kızlardan sürekli bir doğru insan tarifi gelir; "dürüst olsun, açık ve net olsun, akıllı olsun, komik olsun, yalan söylemesin, para ilk etapta önemli değil", sonra karşınıza birini getirirler; bir çocuğa bakarsınız bi de o verdiği tarife, sonra bir daha çocuğa... İlişki yaşanır, ayrınılır, arkasından gene aynı klişe cümle: "Benim için doğru insan değildi." Ama sen zaten anlattığın insanla beraber değildin ki neyine doğru olsun...


Peki kimdir bu doğru insan? Bir tane midir bu, numune olarak mı üretilmiştir? Tarife birebir uyan kişi doğru insan mıdır? Hayatımıza birden çok doğru insan girmiş olabilir mi yoksa Allah minnettar olmamız, şükretmemiz için doğru kişi ile karşılaşmadan önce yanlış insanlarla karşılaşmamızı istemiştir?

Hayatı sürekli doğru insanı aramakla mı geçirmek lazım? Ya seneler sonunda arkamıza dönüp baktığımızda; o kadar zamanı boşa geçirmişsek ve onca "doğru insanı" yanlış yerlere göndermişsek...

Eğri ya da doğru, hayatı yaşamak lazım; içimizden geldiğince, hesap yapmadan, tarif vermeden.
Sonradan pişman olmamak için...

5 Ağustos 2009

Mazidekiler Kütüphanesi

Her zaman şöyle bir kütüphanem olsun istemişimdir. Raflardaki kitapların adları, hayatımda iz bırakan insanların isimleri olsun. Hayatıma girip çıkan, beni arkada bırakan ya da benim arkada bıraktığım insanların isimleri... Onlarla yaşadığım olaylar yorumsuz, sade bir şekilde yazılı olsa o kitaplarda... Ara ara alıp okusam ve sanki o kitaplardaki hikayenin kahramanı ben değilmişim gibi; sanki başka biri yaşayıp yazmış da "ben olsam ne yapardım? " diye üzerine yeniden düşünüp, yorum yapsam. Gene aynı şeyleri düşünür müydüm, aynı şekilde hisseder miydim? Aynı yorumları, aynı kararları verir miydim acaba?

Ve daha önemlisi; şu an olduğum yerde olur muydum...

Bence olurdum hatta ileride bile olduğumu hissediyorum artık...