30 Ocak 2011

Mavi Kuş

Mutluluk, insanlara hep yakalanması zor, elde tutulması imkansız bir hissiyat olarak gelmiştir. Bu konuda içimizde hep bir sitem, sürekli olarak bir memnuniyetsizlik vardır di mi? Bazen de insanlar o kadar bencil ve kendine güvensizdir ki, bir kere mutluluğu yakaladıktan sonra da, onu asla kaçırmamak için avuçlarında sıkıca tutmaya çalışırlar. Ama asıl önemli olan mutluluğu özgür bırakmaktır; o uçar gider, uzaklara kanat çırpar, etrafı şöyle bir gezer, sonra döner dolaşır ve gene aynı omuza, gerçekten mutlu olduğu yere konar. Zaten bunu yapabilen insan gerçekten mutlu olur; o, kendini özgür hisseden, kısıtlamadan, kısıtlanmadan seven insandır.

Ben hayatta bir kere mutlu olan birinin bir daha o kadar mutlu olamayacağını düşünürdüm hep, o yüzden avucumda sıkıca tutmaya çalışırdım. Meğer anladım ki; özgür bırakmam, elimle havaya doğru atmam gerekiyormuş o mutluluğu, beni zaten kendiliğinden gelip yine buluyormuş. Ben buna gerçekten inanıyorum ve sanırım hayatımda ilk defa kendimi bu kadar " inançlı" görüyorum.

Şu anki mutluluğum gerçekten bana huzur veriyor, kendimi birşey yapmak zorunda hissetmeden, içimden geldiği gibi, isteyerek, arzulayarak yaptığım için hiçbir şeyi " çaba " olarak görmüyorum. Her ne kadar aksini söylesem de...


26 Ocak 2011

2 Dakikada Hayatı Bay Geçen Adam (Özet)

"Çok uzun zamandır yazmadım, sizden özür diliyorum, n'oolur beni affedin" diye acıtasyon yapacak halim yok artık, ben mutlu olunca yazı falan yazamıyorum bunu öğrendim. Depresifleştiğim, içimde birşeyleri sorguladığım, üzdüğüm, üzüldüğüm anlarda dökebiliyorum hislerimi, anca o zaman ellerim klavyeye gidiyor. Bir yandan halime üzülürken, diğer yandan hala hissederek üretebildiğim şeyler olduğunu gördüğüm için seviniyorum. Ne ironi di mi...


4 aya olması gerekenden çok fazla şey sığdırdım; yolculuklar, geziler, yeni yerler, yeni insanlar, yeni dostlar, mutluluklar, geçici hüzünler, avuç kadar beklenti, kucak dolusu huzur ve maalesef en son olarak bir tatlı kaşığı hayal kırıklığı. "Ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey" demeyin, çünkü kaçmayacak, zaten salak saçma bir düzende boy gösteriyoruz, basit şeyleri kendimize quantum fiziği olarak geri döndürmeyelim. Ben nerede yanlış yaptığımı biliyorum, neyi nasıl düzeltebileceğimi de, en azından bunun uğrunda bütün çabamı göstereceğimden eminim.


Bütün bunların bir anlamı olmalı...