Mutluluk, insanlara hep yakalanması zor, elde tutulması imkansız bir hissiyat olarak gelmiştir. Bu konuda içimizde hep bir sitem, sürekli olarak bir memnuniyetsizlik vardır di mi? Bazen de insanlar o kadar bencil ve kendine güvensizdir ki, bir kere mutluluğu yakaladıktan sonra da, onu asla kaçırmamak için avuçlarında sıkıca tutmaya çalışırlar. Ama asıl önemli olan mutluluğu özgür bırakmaktır; o uçar gider, uzaklara kanat çırpar, etrafı şöyle bir gezer, sonra döner dolaşır ve gene aynı omuza, gerçekten mutlu olduğu yere konar. Zaten bunu yapabilen insan gerçekten mutlu olur; o, kendini özgür hisseden, kısıtlamadan, kısıtlanmadan seven insandır.
Ben hayatta bir kere mutlu olan birinin bir daha o kadar mutlu olamayacağını düşünürdüm hep, o yüzden avucumda sıkıca tutmaya çalışırdım. Meğer anladım ki; özgür bırakmam, elimle havaya doğru atmam gerekiyormuş o mutluluğu, beni zaten kendiliğinden gelip yine buluyormuş. Ben buna gerçekten inanıyorum ve sanırım hayatımda ilk defa kendimi bu kadar " inançlı" görüyorum.
Şu anki mutluluğum gerçekten bana huzur veriyor, kendimi birşey yapmak zorunda hissetmeden, içimden geldiği gibi, isteyerek, arzulayarak yaptığım için hiçbir şeyi " çaba " olarak görmüyorum. Her ne kadar aksini söylesem de...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder