30 Ocak 2011

Mavi Kuş

Mutluluk, insanlara hep yakalanması zor, elde tutulması imkansız bir hissiyat olarak gelmiştir. Bu konuda içimizde hep bir sitem, sürekli olarak bir memnuniyetsizlik vardır di mi? Bazen de insanlar o kadar bencil ve kendine güvensizdir ki, bir kere mutluluğu yakaladıktan sonra da, onu asla kaçırmamak için avuçlarında sıkıca tutmaya çalışırlar. Ama asıl önemli olan mutluluğu özgür bırakmaktır; o uçar gider, uzaklara kanat çırpar, etrafı şöyle bir gezer, sonra döner dolaşır ve gene aynı omuza, gerçekten mutlu olduğu yere konar. Zaten bunu yapabilen insan gerçekten mutlu olur; o, kendini özgür hisseden, kısıtlamadan, kısıtlanmadan seven insandır.

Ben hayatta bir kere mutlu olan birinin bir daha o kadar mutlu olamayacağını düşünürdüm hep, o yüzden avucumda sıkıca tutmaya çalışırdım. Meğer anladım ki; özgür bırakmam, elimle havaya doğru atmam gerekiyormuş o mutluluğu, beni zaten kendiliğinden gelip yine buluyormuş. Ben buna gerçekten inanıyorum ve sanırım hayatımda ilk defa kendimi bu kadar " inançlı" görüyorum.

Şu anki mutluluğum gerçekten bana huzur veriyor, kendimi birşey yapmak zorunda hissetmeden, içimden geldiği gibi, isteyerek, arzulayarak yaptığım için hiçbir şeyi " çaba " olarak görmüyorum. Her ne kadar aksini söylesem de...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder